Ana Sayfa Blog

“Dereboyu Şenliği” 12 Ekim Cumartesi başlıyor

0

KKTC- Lefkoşa Türk Belediyesi organizasyonunda yine birbirinden keyifli içerikler, DJ performansları ve konserlerin yer alacağı Dereboyu Şenliği 12 Ekim Cumartesi gün gerçekleştiriliyor.

Saat 14.00’de başlayıp akşam 23.30’a kadar sürecek şenlikte, Gripin, Ahmet Evan, Eril Canbaz, Fireballs, Lütfiye Özipek, Nafize Dölek, Native Cypriots, Osman Tuğsal ve Lefkoşa Belediye Orkestrası Çok Sesli Çocuk Koroları konserleri yer alacak. Şenlikte dans gösterileri, ateş show, sanat atölyeleri ve çocuklar için yüz boyama, kukla gösterileri, oyunlar ile yarışmalar düzenlenecek. Lefkoşa Gezi Treni etkinlik boyunca özel turlarla Dereboyu’nda yer alacak.

Kumsal Park’ta 14.00’ten itibaren Çocuklar için Özel Program
Şenlik kapsamında saat 14.00 ile 15.00 saatleri arasında Kumsal Park’ta Ozan Özgenler ile Boyama, 15.00-16.00 saatleri arasında Ülviye Karabaşak ile Ebru Sanatı, 15.00-17.00 saatleri arasında Yüz Boyama, 15.30-16.30 Saatleri arasında Ferdiye Yurdakul İle Nefes ve Mandala, 16.30-17.15 saatleri arasında Hanife Tayyareci ile Kukla Gösterisi (Kırpık) ve saat 17.30’da Kumsal Park yanında Lefkoşa Belediye Orkestrası Çok Sesli Çocuk koroları konseri yer alacak.

Gripin Eski Pronto karşısında sahne alıyor

Türkiye’nin sevilen müzik gruplarından Gripin saat 22:00’de Eski Pronto karşısında sahne alacak. Gripin öncesi 21.30’da yine aynı alanda Ateş Show gerçekleştirilecek. (Sahne & Sanatçı Sponsoru – Les Ambassadeurs Hotel)

Tonic Nicosia’da DJ Serdar Eren, Ruhi Bistro Pub&Gustav Cafe’de Native Cypriots ve DJ Andım
Tonic Nicosia alanında saat 14:00’ten itibaren Dj Serdar Eren (Sanatçı Sponsoru – Tonic), Ruhi Bistro&Pub ve Gustav Cafe’de saat 19:00’da Native Cypriots, saat 20:30’da Dj Andım en keyifli setleri ile yer alacak. (Sahne ve Sanatçı Sponsoru – Ruhi Bistro&Pub)

Kumsal Park yanında LBO Çok Sesli Çocuk Koroları, Nafiz Dölek, Fireballs ve DJ Coşkuner
Kumsal Park yanındaki alanda saat 17.30’da LBO Çok Sesli Çocuk Koroları, 19.00’da Fireballs, 20.00’de Led Dans Gösterisi ve 20.30’da Nafiz Dölek konseri yer alırken, konser sonrası DJ Coşkuner setleriyle geceye devam edecek. (Sahne & Sanatçı Sponsoru – Mr. Brown)

Eril Cambaz ile Lütfiye Özipek Califorian Restoran önünde sevenleri ile buluşacak

Eril Cambaz saat 19:00’da, Lütfiye Özipek ise saat 20:15’te Califorian Restaurant önünde sahne alacak. (Sahne & Sanatçı Sponsoru – Califorian & Cyprus Constructions)

Ahmet Evan ve Osman Tuğsal Mado Cafe önünde sahne alacak
Etkinlik kapsamında Osman Tuğsal saat 18.30, Ahmet Evan ise saat 20.00 itibarı ile sahne alacak. (Sahne & Sanatçı Sponsoru – Puma)

Lefkoşa Gezi Treni
Lefkoşa Gezi Treni özel turlarıyla etkinlik boyunca Dereboyu’nda olacak.

Kadınlar Arasında En Sık Görülen Kanser Türü: Meme Kanseri

0

Dünyada her yıl 2.5 milyon kadını etkileyen meme kanseri, 40-50 yaş arası  kadınlarda kansere bağlı ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer alıyor.  Meme kanserinde erken teşhis ise hayat kurtarıyor.

Mamografinin meme kanserinin erken teşhis edilmesinde altın standart olduğunu vurgulayan Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Halime Çevik Cenkeri, 40 yaşından itibaren düzenli mamografi çektirilmesi gerektiğini söyleyerek mamografi ve güncel bir yöntem olan Tomosentez mamografi hakkında önemli açıklamalarda bulundu.

Mamografi, meme kanserlerinin erken tespitinde altın standart olarak kabul ediliyor. Yıllık mamografi, meme kanserlerinin en iyi tedavi edilebilir olduğu ve meme koruyucu tedavilerin uygulanabildiği erken evrede, erken teşhisini sağladığını gösteriyor.

HANGİ DURUMLARDA KONTROLLERE DAHA ERKEN YAŞTA BAŞLANMALI?

40 yaşından itibaren düzenli mamografi ve kontrolün önemine dikkat çeken Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Halime Çevik Cenkeri, “Mamografi, 40 yaş sonrasında rutin olarak yapılmalıdır. Birinci derece akrabasında veya kendisinde BRCA gen (meme ve yumurtalık kanseri yatkınlık genleri ) pozitifliği olan kişiler, 30 yaş altında olmamak şartıyla,  etkilenen kişide  kanserin  saptandığı yaşın  10 yıl öncesinde taramaya başlanmalıdır. Örneğin; anne 45 yaşında meme kanseri olmuşşa  birinci derece yakınları 35 yaşından itibaren meme kanseri açısından yakından takip edilmelidir. BRCA gen mutasyon taşıyıcılarında MR (Manyetik Rezonans Görüntüleme) taramaya 25 yaşında başlanılması ve 30 yaş üzerinde mamografinin ilave edilmesi önerilmektedir.  MR tetkiki tolere edemeyen bireylerde ise mamografiye ilaveten US (Ultrasonografi) tarama da yapılabilir.” dedi.

TOMOSENTEZ MAMOGRAFİ YOĞUN MEME DOKUSUNA SAHİP HASTALAR İÇİN UMUT VERİCİ!

Mamografinin  meme kanserinin  erken tespitinde altın standart olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Halime Çevik Cenkeri, mamografide güncel ve teknolojik bir gelişme olan Tomosentez mamografi hakkında da bilgi verdi.

Doç. Dr. Halime Çevik Cenkeri, Tomosentez mamografinin özellikle yoğun meme dokusuna sahip kadınlarda oldukça fayda sağladığını belirterek sözlerine şöyle devam etti: “Mamografide görülen dokunun çoğu bağ dokusu ve bez dokusu içeriyorsa meme dokusu ‘yoğun’ demektir. Kanser dokususun da mamografide beyaz renkte görülmesi nedeniyle yoğun meme dokusu olan kadınlarda, hastalığı ayırt etmek daha zordur. Tomosentez mamografi yoğun meme dokusuna sahip kadınlarda meme kanseri tanısının doğruluğunu artıran bir yöntem olarak öne çıkıyor ve teşhiste kolaylık sağlıyor.” 

TOMOSENTEZ YÖNTEMİNİN BİRDEN FAZLA MEME TÜMÖRÜNÜ TESPİT ETME OLASILIĞI DAHA YÜKSEK!

Tomosentez tekniğinin küçük tümörlerin tespit edilmesine olanak sağladığını bildiren Doç. Dr. Halime Çevik Cenkeri,Meme kanseri tespit oranının yüksek olması nedeniyle daha az ek çekim ile sonuçlanmaktadır. Meme anormalliklerinin boyutunu, şeklini ve yerini belirlemede daha fazla doğruluk oranına sahiptir. Daha az gereksiz biyopsi veya ek teste gerek duyar. Birden fazla meme tümörünü tespit etme olasılığı daha yüksektir. Yoğun meme dokusundaki anormalliklerin daha net görüntülenmesini ve erken tanısını sağlar.” İfadelerini kullandı.

MAMOGRAFİ GÖRÜNTÜLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİNDE YAPAY ZEKAYA BAŞVURULMASI ÖNEMLİ!

Mamografi ve Tomosentez mamografi  görüntülerinin değerlendirilmesinde yapay zekaya başvurulmasının da oldukça önemli olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Halime Çevik Cenkeri, sözlerini şöyle noktaladı: “Radyologların kanser tarama amaçlı imaj okumadaki verimliliğinin ve doğruluğunun artırılması için bilgisayar destekli birçok yazılım geliştirilmiştir. Derin öğrenme yöntemleri (Birden fazla veri kaynağından bilgi alınarak  bu verilerin insan müdahalesine gerek kalmadan gerçek zamanlı olarak analiz edilmesi) ile geliştirilen yapay zeka sistemleri, her memeyi tarıyor ve radyoloğa ikinci bir bakış açısı sağlıyor. Görüntülerini analiz ederek riskli vakaları tespit edebiliyor. Yapay zeka, mamografide lezyonların gözden kaçma veya yanlış yorumlanmamasında etkin bir rol oynuyor.”

Sanat’ın Ustaları Lefkoşa’da sergisi 11 Ekim’de açılıyor

0

“9. Sanat’ın Ustaları Lefkoşa’da” sergisi Lefkoşa Türk Belediyesi himayesi ve Arkhe orgaizasyonunda 11 Ekim Cuma günü Arabahmet Kültür Evi’nde açılıyor.

Sergide, Halil Duranay, Senih Çavuşoğlu, Hasan Arkan, Diler Ertuğ, Atıf Müezzinler, Hasan Özyiğit ve farklı birçok koleksiyonerin koleksiyonlarından seçilmiş 200’den fazla orijinal çizim, eskiz, imzalı kapak, figür ve çizgi roman ile ilintili eserler bir araya getirildi.

Eserler 3 farklı salonda 28 Aralık 2024 tarihine kadar sergilenecek

Cyprus Geek Team, The Black Dragon Art Studio ve Tenten Cipsleri’nin katkılarıyla düzenlenen sergide, 1920’lerden günümüze çizgi romanın farklı çağlarına ait eserler üç farklı salonda sergilenecek.

Sergi; Pazartesi günü hariç hafta içi her gün saat 10.00-15.00 arasında ve Cumartesi günleri saat 10.30- 14.30 arasında ücretsiz olarak ziyarete açık olacak.

Açılış gecesi; The Black Dragon Art Studio çizim standları, Cyprus Geek Team cosplayerları ve fotoğraf istasyonları ile ziyaretçileri karşılayacak. Saat 20.30’da Fatih Yürür & Hakan Tunga Kalkan’ın Zagor, Gordon, Kızıl Maske, Mandrake gibi birçok efsane çizgi romanın kapak çizeri olan Aslan Şükür üzerine hazırladıkları Altın Fırçalı Adam Belgeseli Arkhe Sahne’de izleyicilerle buluşacak.

28 Aralık 2024 tarihine kadar devam edecek sergi; çizim atölyeleri, paneller, online söyleşiler ve her Cumartesi saat 11.00’da gerçekleşecek olan Fantastik Türk Filmleri gösterimleri ile desteklenecek.

Otantik parçalar ülkede ilk kez bir araya getiriliyor

Jerry Siegel, Joe Shuster, Bob Kane, Lee Falk, Fred Fredericks, Hergé, Stan Lee, EsseGesse, Todd McFarlane, Gallieno Ferri, Isao Takahata, Şahap Ayhan, Suat Yalaz, Sezgin Burak, Aslan Şükür, Yalçın Dağlı, Abdullah Turan, Özcan Eralp, Turhan Selçuk ve daha onlarca önemli çizer ve yazara ait otantik parçalar ülkede ilk kez bir araya getiriliyor. 

BtcTurk Vadi Açıkhava Konserleri finalini Ziynet Sali ile yaptı

0

Atlantis Yapım, SM Production, Turuncu Partners ve Vadistanbul’un organize ettiği BtcTurk Vadi Açıkhava Konserleri finali Ziynet Sali ile yaptı. 

Dün akşam İstanbul BtcTurk Vadi Açıkhava Sahnesi’nde gerçekleşen Ziynet Sali konseri, müzikseverler için unutulmaz anlar yaşattı. Geçtiğimiz ay verdiği konserin büyük ilgi görmesi üzerine gelen yoğun istekler doğrultusunda sahne alan Sali, dinleyicilerine şahane bir müzik şöleni sundu.

Müzik listelerine damga vuran yeni şarkısı “Daha Nasıl Sevebilirim” ile gündemde olan Ziynet Sali, sahnesine bu şarkının söz ve müziğine imza atan Gülden Karaböcek’İ davet etti. Türk müziğinin efsane isimlerinden Gülden Karaböcek ile birlikte nostalji rüzgarları estirdiler. İkili, “Sen Evlisin” ve “Dilek Taşı” gibi klasikleşmiş eserleri birlikte seslendirerek izleyicilere keyifli bir gece yaşattı.

Konserin duygusal anlarından biri ise Sali’nin Sezen Aksu’nun efsane şarkısı “Masum Değiliz”i söyledikten sonra yaptığı konuşmayla yaşandı. Cinayete kurban giden İkbal Uzuner’i anarak gözyaşlarını tutamayan Sali, “Bu konser için çok özenle hazırlandım. Ama dün yaşanan o üzücü olaylar sonrası o kadar çok ağladım ki elim yüzüm şiş, lütfen kusura bakmayın. Kötülükler bitsin” dedi. Bu samimi sözler herkesi duygulandırdı.

LTB Sevimli Dostlar Ekibi ile Lefkoşa Can Dostların Yanında

0

“Dünya Hayvanları Koruma Günü” olarak ilan edilen ve her yıl dünyanın dört bir yanında çeşitli etkinlikler yapılan 4 Ekim gününde başkent Lefkoşa’da da Lefkoşa Türk Belediyesi bünyesinde faaliyetlerini sürdüren Lefkoşa Hayvan Barınağı’na ziyaretler yapıldı. Lefkoşa bölgesinde hizmet veren kreş, ilk ve orta dereceli okullardan öğrencilerin Hayvan Barınağı’nı ziyaretleri sırasında hem mama bağışı yapıldı hem de öğrencilere yönelik “Hayvanları Koruma Günü’nün anlam ve önemi ile LTB Sevimli Dostlar Ekibinin çalışmalar anlatıldı. 

Batunlu: “LTB olarak can dostlarımıza Hayvan Hakları Evrensel Bildirisi ilkeleri çerçevesinde yaklaşıyoruz”
Hayvan Barınağı Sorumlusu Emre Batunlu öğrencilere yönelik bilgilendirmesinde “Hayvanları Koruma Günü”nün insanların hayvanlara yönelik sevgi ve şefkat duygularını artırıp korunmalarını sağlamak amacında olduğunu söyledi. Batunlu ayrıca 15 Ekim 1978’de Paris’teki UNESCO evinde ilan edilen Hayvan Hakları Evrensel Bildirisi’nin de çok önemli olduğunu ve LTB olarak can dostlara bu bildirge çerçevesinde yaklaştıklarını ifade etti. Batunlu sevimli dostların doğuştan itibaren eşit yaşam hakkı,saygı görme,insanca gözetilme, bakılma ve korunma hakkı, satın alınan veya sahiplenilen sevimli dostların doğal ömür uzunluklarına uygun sürece yaşama hakkı, hayvanların onurunun savunulması hakkı ve hiçbir hayvana kötü davranılamayacağı, acımasız ve zalimce eylem yapılamayacağının da aralarında bulunan 14 maddelik Haklar Bildirgesi’ni de öğrencilere aktardı. 
Batunlu, Lefkoşa Hayvan Barınağı’nı ziyaret eden öğrencilere Lefkoşa Hayvan Barınağı’nın bugüne kadar yüzlerce köpeğe yuva ve koruma sağlamakla beraber, sadece barınma ve beslenme ihtiyaçları ile değil, aynı zamanda kayıt işlemleri, sağlık kontrolleri, aşılama, kısırlaştırma ve sahiplendirilmeleri ile de ilgilenen bir merkez olarak hizmet vermeyi sürdüğünü aktardı.

“Satın Alma, sahiplen”
Her yıl yaklaşık 1000’e yakın sokak hayvanına yardımcı olan LTB Sevimli Dostlar ekibi, önce geçici bir güvenli ortam sağlıyor, ardından da kalıcı bir yuva kazandırıyor. “Satın Alma Sahiplen” projesi kapsamında barınaktan sahiplenilen her bir can dost, sokaktaki başka bir sevimli dostumuzun yuva bulana kadar barınakta kalabilmesini sağlıyor.

Pijama En Çok Afra Saraçoğlu’na Yakışıyor!

0

Areda Piar araştırma şirketi, Ev Giyim Araştırması’nı yayınladı! Türkiye genelinde 1.100 kişiyle gerçekleştirilen araştırmaya göre, Türk halkı ev giyiminde yüzde 32,2 ile en çok pijamayı tercih ediyor. Ev giyim desen tercihlerinde yüzde 54,4 ile düz ve sade kıyafetler yer alıyor. Pijamalarımı giymeden asla yatağa girmem diyenler yüzde 40. Pijamanın en çok yakıştırıldığı ünlü ise yüzde 54,5 ile Afra Saraçoğlu!

Pijama Ev Giyiminde İlk Tercih

Ev giyim ürünlerine olan talep, son yıllarda tüketici beklentilerindeki değişimle birlikte önemli bir dönüşüm yaşadı. Özellikle pandemiyle hız kazanan evde yaşam trendi, hibrit çalışma sistemlerinin yaygınlaşması gibi sebepler ev giyim kategorisinin moda dünyasında daha merkezi bir konuma yerleşmesini sağladı.

Areda Piar araştırma şirketi, Ev Giyim Araştırması ile son zamanlarda revaçta olan ev giyim ürünlerine yönelik tüketici davranışlarına dikkat çekti.

Türkiye genelinde 1.100 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen araştırmaya göre, Türk halkı ev giyiminde yüzde 32,2 ile en çok pijamayı tercih ediyor. Pijamanın ardından, rahatlığın simgesi olan şort ve atlet ikilisi yüzde 21,4 ile ikinci sırada yer alırken, yüzde 18,4 ile eşofman takımı üçüncü sıraya yerleşiyor. Tayt ve tişört ikilisinden vazgeçemeyenlerin oranı ise yüzde 12,8 olarak öne çıkıyor. Ev elbisesi tercih edenlerin oranı yüzde 11,4 iken, yüzde 3,8’lik bir kesim ise evde farklı kombinlerle kendini rahat hissediyor.

Ev Giyimde Sadelikten Yanayız

Araştırmada, ev kıyafetinde tercih edilen desen tarzları da soruluyor ve katılımcıların yüzde 54,4’ünün düz desenlerden ve sadelikten yana olduğu anlaşılıyor. Yüzde 10,5’i baskılı ürünleri, yüzde 9,6’sı çizgili, yüzde 8,3’ü renkli, yüzde 5,7’si çiçekli, yüzde 5,5’i desenli ve yüzde 2,5’i puantiyeli modelleri tercih ediyor. Harici desenlere yönelenlerin oranı ise yüzde 3,7.  

Uyurken tercih edilen giyim tarzında “Pijamalarımı giymeden asla yatağa girmem” diyenler yüzde 40 oranına sahipken, yüzde 26,8’i “Ortaya karışık bir insanım” diyor ve uyurken bazen pijama giydiğini bazen de ev kıyafetleriyle yatağa gittiğini söylüyor. Yüzde 22,6’sı ise evde giydiği kıyafetleriyle uyuduğunu ve bunun bir sorun oluşturmadığını ifade ediyor.

Pijamanın En Yakıştığı Ünlü: Afra Saraçoğlu

Araştırmanın en dikkat çekici verilerinden biri de son yıllarda çeşitli dizi ve reklamlarda öne çıkan isimlerden Afra Saraçoğlu ve Sıla Türkoğlu’nun ev giyim tercihleriyle ilgili. Türk halkının yüzde 54,5’ine göre pijamayı en iyi taşıyan ünlü Afra Saraçoğlu iken, yüzde 45,5’lik bir kesim ise pijamanın Sıla Türkoğlu’na daha çok yakıştığını belirtiyor.

Araştırmanın Metodolojisi

Türkiye genelinde 1.100 kişinin katıldığı ve 19 – 31 Mayıs 2024 tarihleri arasında yapılan araştırma, kantitatif araştırma yöntemlerinden CAWI tekniği ile “Areda Piar’ın Profil Bazlı Dijital Paneli” kullanılarak gerçekleştirildi.

Özcan: Kadına şiddet aynı zamanda çocuğa şiddettir

0

Her geçen gün artış gösteren şiddet haberlerinde şüphesiz ‘kadına şiddet’, ilk sırada yer alıyor. Yapılan araştırmalarda gösteriyor ki; dünyada her üç kadından biri, eşi ya da partneri tarafından fiziksel veya psikolojik şiddete maruz kalıyor.

Kadına yönelik şiddetin en sık yaşanan insan hakları ihlali olduğunu vurgulayan Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi, Klinik Psikolog Aleyna Damla Özcan, şiddetin kadınlar için hayati bir tehdit olması yanında, toplumsal açıdan da birtakım yıkımlara neden olduğunu vurguluyor. Klinik Psikolog Özcan; “kadına yönelik şiddetin failleri, yaşadığımız sosyal çevrede, iş hayatımızda veya her gün geçtiğimiz yollarda yani kısaca, hayatımızın bir tarafında varlığını sürdürüyor. Tam da bu nedenle, şiddet sadece şiddete maruz kalan kadınları değil; beraberinde çocuklarını, ailelerini ve içerisinde var olduğu toplumu da aynı çark içerisine almış oluyor” dedi.

“Kadına şiddet aynı zamanda çocuğa şiddettir”

Şiddete tanık olmanın çocuklar için hem kısa hem uzun vadede sıkıntılı sonuçlar doğurabileceğini vurgulayan Klinik Psikolog Aleyna Damla Özcan; “Kadına yönelik şiddet, her zaman ve her koşulda çocuğa yönelik şiddetin de ta kendisidir. Çocuklar doğrudan şiddete uğramadıkları halde şiddete tanık olmak da çocuklarda; uyku bozuklukları, gelişimsel bozukluklar, saldırganlık ve kaygılı bir yapıya zemin oluşturuyor. Bunun yanında şiddeti ve şiddetin sonuçlarını gözlemleyen bazı çocuklar, çatışmaları çözmenin yolunu şiddet olarak kodlayabiliyor. Bu durum ve kodlama hem toplumda şiddet çarkının devamını hem de şiddete maruz kalan kadınlar ile beraber çocuklarına bilinçaltında ‘nesiller arası travma’ olarak aktarılıyor.” diyor.

“Şiddet sadece bireysel değil aynı zamanda yapısal bir sorun”

Kadına yönelik şiddeti tek başına, bireysel bir sorun olarak ele almanın eksik kalacağını belirten Klinik Psikolog Özcan; “Ataerkilliğin izlerinin var olduğu toplumlarda, kadın ve erkekler arasındaki ‘eşitsiz güç’ veya güç üstünlüğü inancı, kadına yönelik şiddetin önemli nedenleri arasında. Dolayısı ile şiddetin nedenlerini sadece bireysel düzey çerçevesinde ele almak doğru olmayacaktır. Şiddet, yapısal düzeylerin bir sonucu olarak da varlığını sürdürüyor.” dedi.

“Şiddetin türü her ne olursa olsun; korku, kafa karışıklığı, öfke, uyuşma ve daha birçok duygu karmaşası sürece eşlik eder. Hatta kadınların bazıları, şiddete uğradığı için suçluluk ve utanç duygularını hissedebilir. Sosyal izolasyon, keyif alınan şeylere yönelik ilgi kaybı, düşük benlik algısı ise; kadına yönelik şiddet sonucunda sıklıkla karşımıza çıkan semptomlar arasında yer alıyor. Travma sonrası stres bozukluğu (TSBB), depresyon, kaygı bozuklukları ile alkol ve madde kullanım bozukluğu, şiddetin ardından kadınların yaşantısına dahil olabilen diğer ruhsal bozukluklardır. Korkutucu ve şok edici bir olayın ardından; travma sonrası stres bozukluğunda kişi kolayca irkilebilir, ani öfke patlamaları yaşayabilir ve uyumakta güçlük çekebilir. Hatta zaman zaman kişilerin, olay ile ilişkili ya da olaydan bağımsız bazı sahneleri hatırlamakta güçlük çektiğine de rastlayabiliriz.”

“Şiddete maruz kalma süreci ne kadar uzun sürerse, kadın çok daha yoğun bir hasara maruz kalacaktır. Hatta bazen şiddet süreci sonlandığında dahi şiddetin psikolojik etkileri uzun süreler devam edebilir. Fiziksel veya psikolojik şiddetin herhangi bir türüne doğrudan veya dolaylı maruz kalma durumunuz varsa, bir ruh sağlığı uzmanından yardım almak atılacak ilk adımlardan olmalıdır.”

Mahmut Görgen, Bugün PowerTürk FM’in Guest DJ’i Oluyor

0

Son dönemde yaptığı aranjeler ve canlı performanslarıyla adından sıkça söz ettiren aranjör ve DJ Mahmut Görgen, bugün(4 Ekim) saat 21:00 – 23:00 arası PowerTürk FM’de Guest DJ olarak dinleyicilerle buluşuyor. Türkçe müziğe getirdiği modern deep house dokunuşlarla büyük beğeni toplayan Mahmut Görgen, belirli aralıklarla PowerApp’te setlerini paylaşarak geniş bir kitleye ulaşıyor. Bu özel yayında ise iki saatlik bir performans sergileyecek.

Mahmut Görgen, özellikle Türkçe deep house aranjeleri ve enerjik sahne performanslarıyla dikkat çekiyor. Bu Cuma akşamı PowerTürk FM’de dinleyicilere unutulmaz bir set sunarak hem eski hem de yeni hayranlarını coşturacak.

Türkçe müziğin en güçlü sesleriyle dolu bu performansı kaçırmamak için Cuma akşamı saat 21:00’de PowerTürk FM’i dinlemeyi unutmayın!

Lefkoşa Fotomaraton Yarışmasında Ödüller Verildi

0

Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) ile Yıltan Taşçı Akademi iş birliğinde bu yıl 3. kez düzenlenen Lefkoşa Fotomaraton Fotoğraf Yarışması’nın ödül töreni ve sergi açılışı, Merkez Lefkoşa’da düzenlenen etkinlikle gerçekleştirildi. LTB Başkanı Mehmet Harmanc, Yıltan Taşçı Akademi Direktörü Yıltan Taşçı, FODER Başkanı Ramadan Gümüşok, Süleyman Ergüçlü’nün oğlu Ziya Ergüçlü, bazı belediye meclis üyeleri ve fotoğraf sanatçılarının yer aldığı etkinlikte sergileme ve ödül alan eserler incelendi. 17 fotoğrafçının 30 fotoğrafının sergilemeye layık görüldüğü yarışmada Mustafa Evirgen, Emel Samioğlu ve Ceyhan Özyıldız’dan oluşan seçici kurul değerlendirmesinde birincilik ödülü Veysi Canateş’in olurken, Elena Hristoya hem ikincilik hem de üçüncülük ödülünün sahibi oldu. Bu yıl ilk kez verilen “Süleyman Ergüçlü Özel Ödülü”ne ise Tevfik Ulual’ın eseri layık görüldü.

 Başkan Harmancı: “Bir işin değeri gelenekselleştiğinde artar”

LTB Başkanı Mehmet Harmancı, Fotomaraton’dan çıkan fotoğrafların LTB’nin arşivine ve belleğine büyük bir zenginlik katacağını ifade ederek, bu organizasyonların artırılarak devam etmesi taraftarı olduklarını ve bir işin değerinin gelenekselleşmeye başladığında arttığını vurguladı.

 “Haspolat’taki kuş popülasyonu artacak ve çok daha güzel fotoğraflar çekilecektir”

Haspolat Arıtma Tesisi’nde çok güzel doğa fotoğrafları çekildiğini ve son zamanlarda LTB’nin orada doğaya müdahale ettiği tartışması oluştuğunu hatırlatan ve bunun bir iletişimsizlikten kaynaklandığını söyleyen Başkan Harmancı, sözlerine şu şekilde devam etti:

“Bazı yargılara erken varılması sonucu eleştiri yapılıyor. Oradaki havuzların hiçbirinin rutininden ayrılma gibi bir durumu söz konusu değildir. O alanın aslında sıkıntılı olan yerlerinin rehabilitasyonu yapılıyor. Eski septik arıtma tesisi halen daha peynir altı suyu, mezbaha kanları ve vidanjör atıklarını kabul ediyordu. Tüm bunlar oradaki doğal yaşamı yok eden noktalardı. Bu proje ile birlikte artık eski tesise bunlar kabul edilmeyecek. Bunları ordan kaldırmak çevreye yapılmış en büyük iyiliktir, en büyük katkıdır. Orada yapılan doğal hayatı dünden çok daha zenginleştiren bir uygulamadır. Bölgedeki kuş popülasyonu artacak ve çok daha güzel fotoğraflar çekilecektir” 

Taşçı: “Fotomaraton bir er meydanıdır”

Etkinlikte bir konuşma yapan Yıltan Taşçı Akademi Direktörü Yıltan Taşçı, geçmiş yıllarda Fotomaratonu er meydanı olarak tanımladığını ve bunun bazı kişiler tarafından çok iddialı bir söz olarak değerlendirildiğini anımsatarak, Photoshop programı kullanmadan 48 saat içinde teknik bir çekim yapmanın kolay olmadığını belirterek, sözünün arkasında olduğunu tekrarladı. Eleştirilere açık olduklarını ancak bunun yapıcı olmasının önemli olduğunu ifade eden Taşçı, bu bakımdan ilk maratonun 8 saat olan süresini ikinci ve üçüncüde 48 saate çıkardıklarını ve gece çekimlerini de eklediklerini belirtti.

“Çok daha nitelikli çekimlerle karşılaştık”

3.Fotomaratonda önceki iki yıla göre daha nitelikli çekimlerle karşılaştıklarını ve jürinin zorlandığını gördüğünü dile getiren Taşçı, LTB Başkanı Mehmet Harmancı’ya teşekkür ederek, sponsor olmaları sayesinde bu organizasyonu gerçekleştirdiklerini de sözlerine ekledi.

 Ödüller verildi, sergi açıldı

Konuşmaların ardından ödül törenine geçildi. Birincilik ödülünü alan Veysi Canateş ödülünü LTB Başkanı Mehmet Harmancı’nın elinden alırken, ikinci ve üçüncülük ödülünü kazanan Elena Hristoya ödüllerini Yıltan Taşçı ve Merih Akoğul’dan aldı. Bu yıl verilen “Süleyman Ergüçlü Özel Ödülü”nün sahibi olan Tevfik Ulual’a bu ödülü Süleyman Ergüçlü’nün oğlu Ziya Ergüçlü verdi. Fotomaraton sergisi Merkez Lefkoşa’da 14 Ekim Pazartesi tarihine kadar fotoğraf severlerin ziyaretine açık olacak.

Simge, Harbiye’de Yeni Şarkıların Müjdesini Verdi!

0

Türk pop müziğinin güçlü sesi Simge, Jolly Joker Harbiye Açıkhava Konserleri serisi kapsamında önceki akşam İstanbul Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda unutulmaz bir performansa imza attı. Sezon başında verdiği konserle büyük ilgi gören Simge, bu yıl ikinci kez Harbiye’de sahne aldı. Hayranlarının yoğun ilgisiyle karşılaşan sanatçı, seslendirdiği hit şarkılarıyla izleyenlere müzik dolu bir gece yaşattı.

Simge, özel olarak tasarlanan gösterişli sahne dekoru ve Raisa Vanessa imzalı kıyafetleriyle dikkat çekti. Şıklığı ve enerjisiyle göz dolduran sanatçı, görsel bir şölen sunarken, güçlü sesi ve başarılı sahne performansıyla izleyicilerini büyüledi. Simge sahneye adım attığı andan itibaren kopan coşku dolu alkışlar, gece boyunca dinmeyen bir enerji yarattı.

Konser sırasında duygularını dile getiren Simge, “Harbiye’de sahne almak benim için her zaman heyecan verici ve özen gösterdiğim bir durum. Sizlerle yeni şarkılarımı paylaşmak için sabırsızlanıyorum, çok güzel şarkılarım var” diyerek dinleyicilerine yeni projelerinin de müjdesini verdi.